top of page

'About' ile Örnek Cümleler



'About' ile örnek cümleler. 'About' ile ilgili cümleler. About cümle içinde kullanımı ve kullanım örnekleri.


"About" İngilizce'de yaygın olarak kullanılan çok yönlü bir kelimedir.


Örnekler


1. subject; concerning


She asked about you.

O seni sordu.


What is this movie about?

Bu film ne hakkında?


I’m worried about the exam.

Sınav hakkında endişeliyim.

Sınavdan dolayı endişeliyim.


I was thinking about you.

Seni düşünüyordum.


She’s concerned about her health.

Onun sağlığıdan endişeli.


We were talking about the new project.

Yeni proje hakkında konuşuyorduk.


I read a book about space exploration.

Uzay araştırmaları hakkında bir kitap okudum.


He is passionate about helping others.

Başkalarına yardım etme konusunda tutkulu.


The article is about climate change.

Makale iklim değişikliği hakkında.


She's passionate about photography.

Fotoğrafçılığa tutkulu.


Don't worry about me. I'll be fine.

Benim için endişelenme. İyi olacağım.


There's nothing we can do about it now.

Bu konuda şu anda yapabileceğimiz hiçbir şey yok.


I'd like to know more about your project.

Projen hakkında daha fazla bilgi edinmek istiyorum.


He's always complaining about the weather.

Sürekli havadan şikayet ediyor.


I don’t care about what people think.

İnsanların ne düşündüğünü umursamıyorum.


He’s anxious about the upcoming exam.

Yaklaşan sınav hakkında endişeli.


I want to talk to you about our future.

Seninle geleceğimiz hakkında konuşmak istiyorum.


The book is about friendship and loyalty.

Kitap dostluk ve sadakat hakkında.


What do you think about the new movie?

Yeni film hakkında ne düşünüyorsun?


We talked about our plans for the weekend.

Hafta sonu için planlarımızdan bahsettik.


She told me everything about her trip to Paris.

Bana Paris gezisi hakkında her şeyi anlattı.


The documentary is about the history of jazz music.

Belgesel caz müziğinin tarihi hakkında.


Let's talk about the movie we watched last night.

Dün gece izlediğimiz filmden bahsedelim.



2. approximately; not exact


He’s about 30 years old.

Yaklaşık 30 yaşında.


I saw him about an hour ago.

Onu yaklaşık bir saat önce gördüm.


The room was about half full.

Oda yarı yarıya doluydu.


I’ll be there at about 6 o’clock.

Yaklaşık 6'da orada olacağım.


The store is about 2 miles away.

Mağaza yaklaşık 2 mil uzaklıkta.


The meeting starts at about 3 PM.

Toplantı yaklaşık 15:00'te başlıyor.


The repair will cost about $100.

Onarım yaklaşık 100 dolara mal olacak.


I exercise about three times a week.

Haftada yaklaşık üç kez egzersiz yapıyorum.


The meeting lasted about an hour.

Toplantı yaklaşık bir saat sürdü.


The storm lasted about thirty minutes.

Fırtına yaklaşık otuz dakika sürdü.


It was about 5 o'clock when we arrived.

Biz geldiğimizde saat yaklaşık 5'ti.


There are about 100 people in the room.

Odada yaklaşık 100 kişi vardı.


There were about 50 people at the party.

Partide yaklaşık 50 kişi vardı.


The meeting will start in about 30 minutes.

Toplantı yaklaşık 30 dakika içinde başlayacak.


She moved to this city about five years ago.

Yaklaşık beş yıl önce bu şehre taşındı.


They left the party about 10 minutes ago.

Partiden yaklaşık 10 dakika önce ayrıldılar.


The event takes place about once a year.

Etkinlik yılda yaklaşık bir kez gerçekleşiyor.


It takes about an hour to get to the airport.

Havaalanına gitmek yaklaşık bir saat sürüyor.



3. almost: nearly


Dinner is about ready.

Akşam yemeği neredeyse hazır.


I'm about starved.

Ben açlıktan ölüyorum.


I was about to call you.

Seni aramak üzereydim.


It's about time to go.

Gitme zamanı geldi.


I'm about done reading this book.

Bu kitabı okumayı bitirmek üzereyim.


She’s about to leave for work.

O işe gitmek üzere.


I'm about to leave for the airport.

Ben havaalanına gitmek üzereyim.


The presentation is about to begin.

Sunum başlamak üzere.


We are about to leave for the party.

Partiye gitmek üzereyiz.


We are about to start the meeting.

Toplantıya başlamak üzereyiz.


I am about done with my homework.

Ben ödevimi bitirmek üzereyim.


She is about done cleaning the house.

O evi temizlemeyi bitirmek üzere.


Are you about finished with your work?

Sen işini bitirmek üzere misin?


She’s about ready to finish her degree.

O derecesini bitirmek üzere.


I am about finished with my homework.

Ben ödevimi bitirmek üzereyim.


She is about finished painting the room.

O odayı boyamak üzere.


I was about to leave when it started raining.

Tam çıkmak üzereydim ki yağmur yağmaya başladı.



4. around; here and there


She looked about the room.

Odanın etrafına baktı.


They wandered about the beach.

Sahilde dolaştılar.


We walked about the city all day.

Gün boyunca şehirde dolaştık.


They were wandering about the park.

Parkta dolaşıyorlardı.


He wandered about the streets aimlessly.

Sokaklarda amaçsızca dolaşıyordu.


There were papers scattered about the desk.

Masanın etrafına dağılmış kağıtlar vardı.


The children were running about the playground.

Çocuklar oyun alanında koşuşturuyorlardı.


He was pacing about the room, deep in thought.

Odanın içinde volta atıyordu, derin düşüncelere dalmıştı.


She walked about the garden, admiring the flowers.

Bahçede dolaşıp çiçeklere hayran kaldı.


The kids were running about the park all afternoon.

Çocuklar öğleden sonra boyunca parkta koşuşturdular.


They searched about the house for the missing keys.

Kayıp anahtarları bulmak için evde arama yaptılar.


I’ll be somewhere about the building if you need me.

Bana ihtiyacın olursa binanın yakınlarında bir yerde olacağım.


He wandered about the city, exploring new places.

Şehirde dolaşıp yeni yerler keşfetti.



5. quality


There's something strange about him.

Onda tuhaf bir şey var.


There's something special about her.

Onda özel bir şey var.


There was nothing ordinary about him.

Onda sıradan hiçbir şey yoktu.


There is a mature wisdom about her.

Onda olgun bir bilgelik var.


There was a sense of mystery about him.

Onda gizemli bir hava vardı.


There's something unique about this song.

Bu şarkıda benzersiz bir şey var.


There was an air of confidence about him.

Onda bir özgüven havası vardı.


There is a strength about her that is truly admirable.

Onda gerçekten takdire şayan bir güç var.


There is a spark of creativity about her that inspires others.

Onda başkalarına ilham veren bir yaratıcılık kıvılcımı var.

3 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page