top of page

'Both' ile Örnek Cümleler


'Both' ile örnek cümleler. Both cümle içinde kullanımı.


"Both" kelimesi, iki şeyi veya kişiyi birlikte ifade eden bir belirteç, zamir veya bağlaç olarak kullanılır. Türkçeye 'ikisi de, her ikisi de, ikisi birden' olarak çevirilir.



Örnek Cümleler


Both smiled.

İkisi de gülümsedi.


They both agreed.

İkisi de kabul etti.


Both declined the invitation.

İkisi de daveti reddetti.


Both are good options.

İkisi de iyi seçeneklerdir.


Both cats are sleeping.

İki kedi de uyuyor.


Both players performed well.

Her iki oyuncu da iyi performans sergiledi.


They both enjoy hiking in the mountains.

İkisi de dağlarda yürüyüş yapmaktan hoşlanır.


Both children were playing in the backyard.

İki çocuk da arka bahçede oynuyordu.


We ordered both pizza and pasta for dinner.

Akşam yemeği için hem pizza hem de makarna sipariş ettik.


Both of the books were missing from the library.

Kitapların ikisi de kütüphanede yoktu.


Both cars have excellent safety ratings.

Her iki arabanın da mükemmel güvenlik puanı var.


Both solutions seem reasonable to me.

Her iki çözüm de bana mantıklı görünüyor.


Both of them were excited about the trip.

Onların ikisi de yolculuk için heyecanlıydı.


They were both late to the meeting.

İkisi de toplantıya geç kaldı.


The hike was both exhausting and rewarding.

Yürüyüş hem yorucuydu hem de ödüllendiriciydi.


The cake was both delicious and beautifully decorated.

Kek hem lezzetliydi hem de güzel bir şekilde süslenmişti.


The event attracted both locals and tourists.

Etkinlik hem yerlileri hem de turistleri çekti.


She works both during the day and at night.

O hem gündüz hem de gece çalışıyor.


Both of the answers were correct.

Cevapların ikisi de doğruydu.


He enjoys both reading and writing in his free time.

Boş zamanlarında hem okumayı hem de yazmayı sever.


The test was both difficult and time-consuming.

Test hem zordu hem de zaman alıcıydı.


Both the teacher and the students were tired.

Hem öğretmen hem de öğrenciler yorgundu.


She wore both a scarf and a hat to stay warm.

Sıcak kalmak için hem bir atkı hem de bir şapka taktı.


The weather was both sunny and warm yesterday.

Hava dün hem güneşli hem de sıcaktı.


The instructions are both clear and easy to follow.

Talimatlar hem açık hem de kolay anlaşılır.


The project is both challenging and rewarding.

Proje hem zorlayıcı hem de ödüllendirici.


Both of the bridges were closed due to repairs.

Köprülerin ikisi de onarımlar nedeniyle kapalıydı.


The painting is both beautiful and valuable.

Tablo hem güzel hem de değerli.


The situation is both urgent and delicate.

Durum hem acil hem de hassas.


She loves both classical and modern art.

O hem klasik hem de modern sanatı sever.


We saw both dolphins and whales during the boat tour.

Tekne turu sırasında hem yunusları hem de balinaları gördük.


She is skilled in both cooking and painting.

O hem yemek yapmada hem de resim yapmada yetenekli.


The restaurant serves both vegetarian and non-vegetarian dishes.

Restoran hem vejetaryen hem de vejetaryen olmayan yemekler sunuyor.


We visited both Paris and London last summer.

Geçen yaz hem Paris’i hem de Londra’yı ziyaret ettik.


He looked at both directions before crossing the street.

Sokağı geçmeden önce her iki yöne de baktı.


The book is both informative and entertaining.

Kitap hem bilgilendirici hem de eğlendirici.


Both candidates presented strong arguments.

Her iki aday da güçlü argümanlar sundu.


The movie was both thrilling and emotional.

Film hem heyecan vericiydi hem de duygusal.


We need to consider both sides of the argument.

Tartışmanın her iki tarafını da dikkate almalıyız.


They are both passionate about environmental issues.

İkisi de çevre sorunlarına tutkulu.


She is admired for being both kind and honest.

O hem kibar hem de dürüst olduğu için takdir ediliyor.


The game was both intense and exciting.

Oyun hem yoğundu hem de heyecan vericiydi.


The festival features both music and art.

Festival hem müzik hem de sanatı içeriyor.


She is good at both singing and dancing.

O hem şarkı söylemede hem de dans etmede iyidir.


We should consider both short-term and long-term consequences.

Hem kısa vadeli hem de uzun vadeli sonuçları düşünmeliyiz.


She speaks both French and Spanish fluently.

O hem Fransızca’yı hem de İspanyolca’yı akıcı bir şekilde konuşuyor.


The project is both challenging and rewarding.

Proje hem zorlayıcı hem de ödüllendirici.

bottom of page