'But' ile ilgili cümleler. 'But' ile örnek cümleler ve cümle içinde kullanımı.
"But", İngilizce’de “ama, fakat, ancak” anlamına gelen bir bağlaçtır. “But” kullanılarak, iki cümle, düşünce veya durum arasında karşıtlık veya zıtlık ifade edilir.
Örnek Cümleler
I wanted to join you, but I was too tired.
Size katılmak istedim, ama çok yorgundum.
She likes coffee, but she doesn’t like tea.
Kahveyi seviyor, ama çayı sevmiyor.
He studied hard, but he didn’t pass the exam.
Çok çalıştı, fakat sınavı geçemedi.
They invited everyone, but I couldn’t go.
Herkesi davet ettiler, ama ben gidemedim.
I like that restaurant, but it’s too expensive.
O restoranı seviyorum, fakat çok pahalı.
The movie was interesting, but it was too long.
Film ilginçti, ama çok uzundu.
He is talented, but he lacks experience.
O yetenekli, ama deneyimi eksik.
I planned to visit her, but I forgot.
Onu ziyaret etmeyi planladım, fakat unuttum.
The weather was nice, but it suddenly rained.
Hava güzeldi, ama birden yağmur yağdı.
I tried calling him, but there was no answer.
Onu aramayı denedim, ama cevap yoktu.
She wanted to come, but she was busy.
Gelmek istedi, fakat meşguldü.
They prepared everything, but there was a delay.
Her şeyi hazırladılar, ama bir gecikme oldu.
I thought he’d be here, but he didn’t show up.
Burada olacağını düşündüm, fakat gelmedi.
I love ice cream, but I can’t eat too much.
Dondurmayı severim, ama çok fazla yiyemem.
He plays soccer well, but he prefers basketball.
O iyi futbol oynuyor, ama basketbolu tercih ediyor.
She enjoys reading, but she doesn’t have much time.
Okumayı seviyor, fakat çok zamanı yok.
It looked easy, but it was actually difficult.
Kolay görünüyordu, ama aslında zordu.
They tried their best, but it wasn’t enough.
Ellerinden geleni yaptılar, fakat yeterli olmadı.
I wanted to buy it, but it was sold out.
Onu almak istedim, ama tükenmişti.
She’s smart, but sometimes makes mistakes.
Zeki, ama bazen hata yapıyor.
We were ready, but the event got canceled.
Hazırdık, fakat etkinlik iptal edildi.
He likes to travel, but he hates flying.
Seyahat etmeyi seviyor, ama uçmaktan nefret ediyor.
The cake was delicious, but too sweet for me.
Pasta lezzetliydi, ama benim için fazla tatlıydı.
I love summer, but I don’t like the heat.
Yazı seviyorum, fakat sıcağı sevmem.
They were tired, but they kept working.
Yorgundular, ama çalışmaya devam ettiler.
She called him, but he didn’t answer.
Onu aradı, ama cevap vermedi.
I wanted to eat outside, but it was raining.
Dışarıda yemek yemek istedim, ama yağmur yağıyordu.
They were close friends, but they had a fight.
Yakın arkadaştılar, ama kavga ettiler.
He’s kind, but sometimes too shy.
Nazik biri, ama bazen çok utangaç.
I was hungry, but there was nothing to eat.
Açtım, ama yiyecek bir şey yoktu.
She sings well, but she’s too shy to perform.
Güzel şarkı söylüyor, ama performans sergilemek için fazla utangaç.
He enjoys cooking, but doesn’t like washing dishes.
Yemek yapmayı sever, fakat bulaşık yıkamayı sevmez.
We wanted to go swimming, but the pool was closed.
Yüzmeye gitmek istedik, ama havuz kapalıydı.
She has a car, but prefers to walk.
Bir arabası var, ama yürümeyi tercih ediyor.
He’s a good leader, but sometimes too strict.
İyi bir lider, ama bazen fazla katı.
It’s cold, but I still want to go out.
Soğuk, ama yine de dışarı çıkmak istiyorum.
They love each other, but they argue a lot.
Birbirlerini seviyorlar, ama çok tartışıyorlar.
I have a cat, but I’m allergic to cats.
Bir kedim var, ama kedilere alerjim var.
The party was fun, but it ended too soon.
Parti eğlenceliydi, ama çok erken bitti.
She likes hiking, but she’s afraid of heights.
Yürüyüş yapmayı seviyor, ama yükseklik korkusu var.
He’s young, but very responsible.
Genç, ama çok sorumlu biri.
We made plans, but they didn’t work out.
Planlar yaptık, ama işe yaramadı.
The book was interesting, but hard to understand.
Kitap ilginçti, ama anlaması zordu.
I wanted to help, but I didn’t know how.
Yardım etmek istedim, ama nasıl yapacağımı bilmiyordum.
She smiled, but she looked sad.
Gülümsedi, ama üzgün görünüyordu.
They prepared for the exam, but they were still nervous.
Sınava hazırlandılar, ama yine de gergindiler.
I saved money, but it wasn’t enough.
Para biriktirdim, fakat yeterli olmadı.
She likes reading, but doesn’t have enough time.
Okumayı seviyor, fakat yeterince zamanı yok.
We wanted to stay longer, but we had to leave.
Daha uzun kalmak istedik, ama ayrılmak zorundaydık.
He apologized, but she was still upset.
Özür diledi, ama o hala üzgündü.
The food was good, but the service was slow.
Yemek iyiydi, fakat servis yavaştı.