top of page

So - Anlamı ve Kullanımı


So ne demek? So anlamları ve kullanımları. What does 'so' mean in Turkish?


"So" kelimesi İngilizcede çok yönlüdür ve bağlama göre farklı anlamlarda kullanılabilir.



Anlamı


1. A1 very

(adverb) çok


I’m so hungry!

Çok açım!


She was so tired after the trip.

Seyahatten sonra çok yorgundu.


She looked so beautiful in that dress.

O elbiseyle çok güzel görünüyordu.


I was so surprised to see him at the party!

Onu partide görünce çok şaşırdım!



2. A1 to such a great degree

(adverb) o kadar, bu kadar


I have never felt so good.

Hiç bu kadar iyi hissetmemiştim.


He is not so tall as his brother.

Kardeşi kadar uzun değil.


She was so upset that she couldn't speak.

O kadar üzgündü ki konuşamıyordu.


It’s not so cold today as it was yesterday.

Bugün dün olduğu kadar soğuk değil.


It's so cold outside that my fingers are numb.

Dışarısı o kadar soğuk ki parmaklarım uyuştu.



3. A2

(adverb) öyle, böyle


"Will they win the game? I think so."

"Maçı kazanacaklar mı? Sanırım öyle."


"Are you coming to the party?" "I hope so."

"Partiye geliyor musun?" "Öyle umarım."


"Are they moving to a new city?" "It seems so."

"Yeni bir şehre mi taşınıyorlar?" "Öyle görünüyor."


"Do you think it will rain tomorrow?""I don't think so."

"Yarın yağmur yağacağını düşünüyor musun?" "Sanmıyorum."



4. B1 also

(adverb) -de, -de öyle


Her parents are doctors, and so is she.

Ebeveynleri doktor ve kendisi de öyle.


She worked late last night, and so did I.

Dün gece geç saatlere kadar çalıştı ve ben de öyle.


She enjoys hiking, and so does her brother.

Yürüyüş yapmayı seviyor ve kardeşi de seviyor.

Olumsuz cümlelerde 'neither' veya 'either' kullanılır. 'I'm not tired.' 'Neither am I.' 'Yorgun değilim.' 'Ben de değilim.' 'I'm not sleepy.' 'I'm not sleepy either.' 'Kızgın değilim.' 'Ben de kızgın değilim.'


5. A1 reason

(conjunction) için, bu yüzden


It was raining, so we stayed inside.

Yağmur yağıyordu, bu yüzden içeride kaldık.


He left early so he could catch the train.

Treni yakalamak için erken ayrıldı.


The team practiced every day, so they won the championship.

Takım her gün antrenman yaptı, bu yüzden şampiyonluğu kazandılar.



6. A2

(conjunction) peki, yani


So, what do you want to do this weekend?

Peki, bu hafta sonu ne yapmak istiyorsun?


So, what do you think about the new policy?

Peki, yeni politika hakkında ne düşünüyorsun?


So, that’s why I decided to change my plans.

Kısacası, bu yüzden planlarımı değiştirmeye karar verdim.


So, you had a great time at the concert, huh?

Yani, konserde harika vakit geçirdin, değil mi?

bottom of page