Subject pronouns ile örnek cümleler. İngilizce kişi zamirleri ile ilgili cümleler. 'I, you, he, she, it, we, they' ile cümleler.
Subject pronouns (kişi zamirleri) cümlede özne görevini üstlenen zamirlerdir. Bu yüzden özne zamirleri olarak da bilinirler.
Örnek Cümleler
I (Ben)
"I" İngilizce'de 1. tekil şahıs özne zamiridir. Türkçede "ben" anlamına gelir. Konuşmacı kendinden bahsederken kullanılır.
I am a student.
Ben bir öğrenciyim.
I am not home now.
Şu an evde değilim.
I am angry with you.
Sana kızgınım.
You are so kind.
Çok naziksin.
I don’t understand you.
Seni anlamıyorum.
I like pizza.
Pizza severim.
Am I wrong?
Haksız mıyım?
I love learning new things.
Yeni şeyler öğrenmeyi seviyorum.
I have a meeting tomorrow.
Yarın bir toplantım var.
I always wake up early.
Her zaman erken uyanırım.
I am feeling tired today.
Bugün yorgun hissediyorum.
I enjoy watching movies.
Film izlemekten hoşlanırım.
I can play the guitar.
Gitar çalabiliyorum.
I need a cup of coffee.
Bir fincan kahveye ihtiyacım var.
I will call you later.
Seni sonra arayacağım.
You never listen to me.
Beni hiç dinlemiyorsun.
You need to rest.
Dinlenmen gerekiyor.
Do you understand?
Anlıyor musun?
I am reading an interesting book.
İlginç bir kitap okuyorum.
I don’t like rainy days.
Yağmurlu günleri sevmem.
Tom and I are at school.
Tom ve ben okuldayız.
You and I are friends.
Sen ve ben arakadaşız.
You (Sen/Siz)
'You' İngilizce'de 2. tekil ve çoğul şahıs özne zamiridir. Türkçede "sen, siz" anlamına gelir. "You" zamiri, bir kişiye ya da birden fazla kişiye hitap etmek için kullanılır.
You’re right.
Haklısın.
You are my friend.
Sen benim arkadaşımsın.
You are late again.
Yine geç kaldın.
Are you busy?
Meşgul müsün?
You look tired today.
Bugün yorgun görünüyorsun.
How are you?
Nasılsın?
Where are you from?
Nerelisin?
What do you do?
Ne iş yapıyorsun?
Can you help me?
Bana yardım edebilir misin?
Do you know him?
Onu tanıyor musun?
Would you like some coffee?
Biraz kahve ister misin?
You look amazing in that dress.
O elbisenin içinde harika görünüyorsun.
You are always so kind.
Her zaman çok naziksin.
You don’t understand the problem.
Sorunu anlamıyorsun.
You can join us if you want.
Eğer istersen bize katılabilirsin.
You should try this dessert.
Bu tatlıyı denemelisin.
You don’t have to wait for me.
Beni beklemek zorunda değilsin.
You need to study harder.
Daha sıkı çalışmalısın.
You are the best friend I have ever had.
Şimdiye kadar sahip olduğum en iyi arkadaşsın.
Are you coming to the party?
Partiye geliyor musun?
He (O - erkek)
'He' İngilizce'de 3. tekil şahıs özne zamiridir. Türkçede "o" anlamına gelir. Erkekler için kullanılır.
He is my brother.
O benim erkek kardeşim.
He works in a hospital.
O bir hastanede çalışıyor.
He is not here right now.
O şu anda burada değil.
He can’t come to the party.
O partiye gelemiyor.
He often goes to the gym.
O sık sık spor salonuna gider.
He forgot his wallet at home.
O cüzdanını evde unuttu.
Tom is my best friend. He is very kind.
Tom en iyi arkadaşım. O çok naziktir.
I invited John to the party, but he couldn't make it.
John'u partiye davet ettim ama gelemedi.
He is very good at playing basketball.
O basketbol oynamada çok iyi.
He likes listening to classical music.
O klasik müzik dinlemeyi sever.
He is preparing dinner for his family.
O ailesi için akşam yemeği hazırlıyor.
He has been working all day.
O tüm gün çalışıyor.
He doesn’t know the answer to this question.
O bu sorunun cevabını bilmiyor.
He is planning to travel abroad.
O yurt dışına seyahat etmeyi planlıyor.
She (O - kadın)
'Se' İngilizce'de 3. tekil şahıs özne zamiridir. Türkçede "o" anlamına gelir. Kadınlar için kullanılır.
She is a talented artist.
O yetenekli bir sanatçı.
She is very kind.
O çok nazik.
She doesn’t like coffee.
O kahve sevmez.
She loves going to the beach.
O plaja gitmeyi çok sever.
She doesn’t eat meat.
O et yemez.
Mia isn't at home, she is at school.
Mia evde değil, o okulda.
She is writing a letter to her friend.
O arkadaşına bir mektup yazıyor.
She has a beautiful voice.
Onun çok güzel bir sesi var.
She forgot her phone at work.
O telefonunu işte unuttu.
She is watching her favorite TV show.
O en sevdiği TV programını izliyor.
She is not feeling well today.
O bugün iyi hissetmiyor.
She wants to learn how to cook.
O yemek yapmayı öğrenmek istiyor.
She always helps her neighbors.
O her zaman komşularına yardım eder.
My sister is a great cook. She makes delicious cakes.
Kız kardeşim harika bir aşçı. O lezzetli pastalar yapar.
It (O - hayvan/nesne)
"It" İngilizce'de 3. çoğul şahıs özne zamiridir. Türkçede "onlar" anlamına gelir. Genellikle cansız varlıklar, hayvanlar, durumlar ve konular için kullanılır. Ayrıca, hava ve zaman gibi soyut kavramları ifade ederken de sıkça kullanılır.
It is 5 o'clock.
Saat 5.
It's a big dog.
O büyük bir köpek.
It is raining outside.
Dışarıda yağmur yağıyor.
It is a beautiful day.
Güzel bir gün.
It is very cold today.
Bugün hava çok soğuk.
It doesn’t work properly.
O düzgün çalışmıyor.
It smells delicious.
Harika kokuyor.
I bought a new phone. It is very fast.
Yeni bir telefon aldım. O çok hızlı.
The dog is barking. It is very loud.
Köpek havlıyor. O çok yüksek sesli.
The car is old, but it still runs perfectly.
Araba eski ama hala mükemmel çalışıyor.
It is getting late. We should go home.
Geç oluyor. Eve gitmeliyiz.
It was really cold last night.
Dün gece gerçekten soğuktu.
It doesn’t take long to get there.
Oraya gitmek uzun sürmüyor.
It was too late to apologize.
Özür dilemek için çok geçti.
It sounds like a great idea.
Harika bir fikir gibi duruyor.
It is barking loudly.
O yüksek sesle havlıyor.
It looks old, but it works well.
Eski görünüyor ama iyi çalışıyor.
It will take about ten minutes.
Yaklaşık on dakika sürecek.
It is my favorite book.
O benim en sevdiğim kitap.
It was very windy yesterday.
Dün hava çok rüzgarlıydı.
It isn’t easy to learn a new language.
Yeni bir dil öğrenmek kolay değildir.
It was a difficult decision to make.
Alması zor bir karadı.
The movie was great, but it was a bit too long.
Film harikaydı ama biraz uzundu.
The book was on the table, and it was very interesting.
Kitap masanın üzerindeydi ve çok ilgi çekiciydi.
We (Biz)
'They', İngilizce'de 1. çoğul şahıs özne zamiridir. Türkçede "biz" anlamına gelir. Konuşmacının en az iki kişi olduğunu belirtir.
We are friends.
Biz arkadaşılarız.
We aren’t ready yet.
Biz henüz hazır değiliz.
We live in a big city.
Büyük bir şehirde yaşıyoruz.
We are learning English.
Biz İngilizce öğreniyoruz.
We don’t have enough time.
Yeterince vaktimiz yok.
We are going to the park.
Biz parka gidiyoruz.
We are very happy with the results.
Sonuçlardan çok mutluyuz.
We are going to the cinema tonight.
Bu akşam sinemaya gidiyoruz.
We love spending time together.
Birlikte vakit geçirmekten hoşlanırız.
We always help each other.
Biz her zaman birbirimize yardım ederiz.
We can go to the park if you want.
Eğer istersen parka gidebiliriz.
We didn’t understand the question.
Soruyu anlamadık.
We are planning a surprise party.
Bir sürpriz parti planlıyoruz.
We will visit our grandparents this weekend.
Bu hafta sonu büyüklerimizi ziyaret edeceğiz.
They (Onlar)
'They', İngilizce'de 3. çoğul şahıs özne zamiridir. Türkçede "onlar" anlamına gelir. Genel olarak bir grup insan, hayvan veya nesneden bahsederken kullanılır.
They are playing in the garden. (insan)
Onlar bahçede oynuyor.
They are expensive cars. (nesne)
Onlar pahalı arabalar.
I bought new books. They are very interesting.
Yeni kitaplar aldım. Çok ilginçler.
The Smiths are a great family. They always help each other.
Smith'ler harika bir aile. Birbirlerine her zaman yardım ederler.
My friends are coming over tonight. They want to watch a movie.
Arkadaşlarım bu akşam gelecek. Film izlemek istiyorlar.
They don’t like spicy food.
Onlar acı yemekleri sevmez.
They are coming to the meeting tomorrow.
Onlar yarın toplantıya geliyor.
They have two cats and a dog.
Onların iki kedisi ve bir köpeği var.
They often travel together.
Onlar sık sık birlikte seyahat eder.
They need more time to finish the project.
Projeyi bitirmek için daha fazla zamana ihtiyaçları var.
They are watching a movie right now.
Onlar şu anda bir film izliyor.
They forgot to bring the tickets.
Onlar biletleri getirmeyi unuttu.
They always arrive on time.
Onlar her zaman zamanında gelir.
They live in a small village.
Onlar küçük bir köyde yaşıyor.
Karışık Örnekler
I was at the park when he arrived.
O geldiğinde ben parktaydım.
I and you are going to the party tonight.
Ben ve sen bu gece partiye gidiyoruz.
You and they are responsible for this task.
Sen ve onlar bu işten sorumlusunuz.
We and they went on a trip last weekend.
Biz ve onlar geçen hafta sonu bir geziye çıktık.
She’s gone to the store. It is very quiet here now.
Mağazaya gitti. Şimdi burası çok sessiz.
I went to the beach, and we had a great time.
Plaja gittim ve çok güzel vakit geçirdik.
He was telling a story, and you were laughing.
O bir hikaye anlatıyordu ve sen gülüyordun.
They went for a walk, and she stayed home to rest.
Yürüyüşe çıktılar, o da evde kalıp dinlendi.
The concert was amazing, and it lasted for hours.
Konser muhteşemdi ve saatlerce sürdü.
I found a dog in the park. It was very friendly.
Parkta bir köpek buldum. Çok arkadaş canlısıydı.
There’s a bird in the tree. It looks like it’s building a nest.
Ağaçta bir kuş var. Yuva yapıyor gibi görünüyor.