top of page

'Unless' ile ilgili Cümleler


'Unless' ile ilgili Cümleler. Unles ile örnek cümleler. Unless cümle içinde kullanımı.


"Unless", başka bir şeyin gerçekleşmemesi için karşılanması gereken bir koşulu belirtmek için kullanılan bir bağlaçtır. Anlam olarak "if not" veya "except if" ile benzerdir.



Örnek Cümleler


Don’t move unless I say so. Ben söylemedikçe kıpırdama.


I can’t help you unless you ask.

Sormadıkça sana yardım edemem.


Stay here unless you have to go.

Gitmen gerekmedikçe burada kal.


He won’t come unless you invite him.

Onu davet etmedikçe gelmeyecek.


You won’t pass unless you study.

Çalışmadıkça geçemezsin.


We can’t go unless it stops raining.

Yağmur durmadıkça gidemeyiz.


Don’t enter unless you have permission.

İzin almadıkça içeri girme.


She won’t come unless she’s invited.

Davet edilmedikçe gelmeyecek.


I won’t call you unless I need help.

Yardıma ihtiyacım olmadıkça seni aramayacağım.


Unless you run, you’ll miss the bus.

Koşmadıkça otobüsü kaçıracaksın.


Unless you hurry, we’ll be late.

Acele etmedikçe geç kalacağız.


I won’t succeed unless I work hard.

Sıkı çalışmadıkça başarılı olamayacağım.


Unless you try, you won’t know.

Denemedikçe bilemezsin.


Unless it’s urgent, don’t disturb me.

Acil değilse, beni rahatsız etme.


You won’t know unless you ask her.

Ona sormadıkça bilemezsin.


Don’t call me unless it’s important.

Önemli değilse beni arama.


Unless you leave now, you’ll be late.

Şimdi ayrılmadıkça geç kalacaksın.


Unless you pay, you can’t enter.

Ödeme yapmadıkça içeri giremezsin.


Unless you improve, you will fail.

Kendini geliştirmedikçe başarısız olacaksın.


Unless it’s cold, we’ll go swimming.

Soğuk olmadıkça yüzmeye gideceğiz.


Unless he apologizes, I won’t forgive him.

Özür dilemedikçe onu affetmeyeceğim.


Unless I hear from you, I’ll assume all is well.

Senden haber almadıkça her şeyin yolunda olduğunu varsayacağım.


Unless you take a taxi, you’ll miss the train.

Taksiye binmedikçe treni kaçıracaksın.


Unless it’s urgent, please don’t call me.

Acil değilse, lütfen beni arama.


Unless he finishes his work, he can’t leave.

İşini bitirmedikçe ayrılamaz.


Unless you remind me, I’ll forget the meeting.

Bana hatırlatmadıkça toplantıyı unutacağım.


Unless it rains, the match will continue.

Yağmur yağmadıkça maç devam edecek.


Unless you tell me, I won’t know the truth.

Bana söylemedikçe gerçeği bilemeyeceğim.


Unless we leave now, we’ll miss our flight.

Şimdi ayrılmadıkça uçağımızı kaçıracağız.


Unless you behave, you’ll be grounded.

Uslu durmadıkça evden çıkamayacaksın.


Unless you agree, the deal won’t go through.

Kabul etmedikçe anlaşma gerçekleşmeyecek.


Unless you get more sleep, you’ll feel tired.

Daha fazla uyumadıkça yorgun hissedeceksin.


Unless you pay attention, you’ll miss the point.

Dikkat etmedikçe konuyu kaçıracaksın.


Unless you speak up, no one will listen to you.

Sesini yükseltmedikçe kimse seni dinlemeyecek.


Unless we hurry, we’ll be late for the concert.

Acele etmedikçe konsere geç kalacağız.


Unless you practice, you won’t improve your skills.

Pratik yapmadıkça yeteneklerin gelişmeyecek.


Unless it’s an emergency, don’t interrupt the meeting.

Acil bir durum değilse, toplantıyı bölme.


Unless you submit your work on time, you’ll lose marks.

İşini zamanında teslim etmedikçe puan kaybedeceksin.


Unless you take responsibility, nothing will change.

Sorumluluk almadıkça hiçbir şey değişmeyecek.


Unless you prepare, you’ll find the exam difficult.

Hazırlanmadıkça sınavı zor bulacaksın.


Unless you change your habits, you won’t see results.

Alışkanlıklarını değiştirmedikçe sonuç göremeyeceksin.


Unless the weather improves, we’ll have to cancel the picnic.

Hava düzelmedikçe pikniği iptal etmek zorunda kalacağız.


Unless you focus, you won’t finish your task on time.

Odaklanmadıkça görevi zamanında bitiremeyeceksin.


Unless you have a reservation, you won’t get a table tonight.

Rezervasyon yapmadıkça bu gece masa bulamazsın.


Unless you address the issue now, it will only get worse.

Sorunu şimdi ele almadıkça daha da kötüleşecek.


Unless you save money, you won’t be able to afford that trip.

Para biriktirmedikçe o seyahati karşılayamazsın.


Unless you explain the situation, they won’t understand your actions.

Durumu açıklamadıkça yaptıklarını anlamayacaklar.


Unless you follow the instructions, the experiment won’t work.

Talimatlara uymadıkça deney çalışmayacak.


Unless you take action immediately, the opportunity will be lost.

Hemen harekete geçmedikçe fırsat kaybolacak.


Unless you apologize sincerely, the relationship might be damaged beyond repair.

İçtenlikle özür dilemedikçe ilişki onarılamayacak şekilde zarar görebilir.

bottom of page