top of page

'Whether' ile ilgili Cümleler


'Whether' ile ilgili cümleler. Whether ile örnek cümleler. 'Whether' cümle içinde kullanımı.


"Whether" kelimesi alternatifleri veya seçimleri belirtmek için kullanılan bir bağlaçtır. Türkçeye 'ikisinden biri, -se de ... -mese de, -se ... -se, ister ... ister, -ip ... -mediği' olarak tercüme edilebilir. Genellikle iki veya daha fazla olasılığın değerlendirildiği durumlarda kullanılır ve bir kararı, koşulu veya belirsizliği çerçevelemeye yardımcı olur.


1. Alternatif

İki alternatiften hangisinin seçileceği belirsiz olan bir durumu belirtir.

I don't know whether to go to the party or stay home.

Partiye mi gitsem yoksa evde mi kalsam bilemiyorum.


2. Şart

Şart yerine gelse de gelmese de eylemin yapılacağını belirtir.

Whether it rains or not, the event will continue.

Yağmur yağsa da yağmasa da etkinlik devam edecek.


3. Uncertainty

Bir durumdaki belirsizliği belirtir.

I'm not sure whether she knows about the meeting.

Toplantıdan haberi olup olmadığından emin değilim.


Sık Kullanılan Kalıplar


Whether or not I'll be there whether or not you need me.

İhtiyacınız olsun ya da olmasın, ben orada olacağım.


Whether...or

The decision depends on whether you accept the offer or reject it.

Karar, teklifi kabul edip etmemenize bağlı.



Örnekler


Whether or not, I'm in.

İster olsun, ister olmasın, ben varım.


Whether or not, it’s done.

İster yapılsın, ister yapılmasın, o iş bitmiştir.


I’ll go whether I’m ready or not.

Hazır olsam da olmasam da gideceğim.


Do you know whether she called?

Arayıp aramadığını biliyor musun?


Whether he comes is uncertain.

Gelip gelmeyeceği belirsiz.


I wonder whether she knows.

Biliyor mu diye merak ediyorum.


Can you tell whether it’s real?

Gerçek olup olmadığını anlayabilir misin?


Whether to go or not is hard.

Gitmek ya da gitmemek zor bir karar.


Whether it works or not, try.

İşe yarasa da yaramasa da dene.


Whether it’s right or wrong, do it.

Doğru ya da yanlış olsun, yap.


I’m not sure whether he’ll come.

Gelip gelmeyeceğinden emin değilim.


Whether he wins or loses, he tries.

Kazansa da kaybetse de o deniyor.


Whether he agrees or not, we’re going.

Kabul etse de etmese de biz gidiyoruz.


Whether to stay or leave is the question.

Kalmak mı gitmek mi, işte asıl soru bu.


Whether you know it or not, it's true.

Bunu bilsen de bilmesen de doğru.


Let me know whether you need help.

Yardıma ihtiyacın olup olmadığını bana bildir.


Whether it rains or shines, I’m going.

Yağmur yağsa da güneş açsa da gidiyorum.


I can’t decide whether to stay or go.

Kalmak mı gitmek mi, karar veremiyorum.


She asked whether you were serious or joking.

Ciddi mi şaka mı yaptığını sordu.


Whether you agree or disagree, it’s final.

Katılsan da katılmasan da karar kesin.


Whether by plane or by train, we’re leaving.

Uçakla ya da trenle olsun, gidiyoruz.


I’m unsure whether to take the job offer.

İş teklifini kabul edip etmemekte kararsızım.


Whether they approve or not, we’ll proceed.

Onaylasalar da onaylamasalar da devam edeceğiz.


Whether you like it or not, we must go.

İstesek de istemesek de gitmek zorundayız.


Whether he’s right or wrong, he’s convinced.

Haklı da olsa haksız da olsa, o ikna olmuş durumda.


Whether she arrives late or early, we’ll wait.

Geç gelse de erken gelse de bekleyeceğiz.


Whether you’re coming or not, we’re leaving.

Gelsen de gelmesen de biz gidiyoruz.


Whether you stay or go, the outcome remains.

Kal ya da git, sonuç değişmeyecek.


Whether we succeed or fail, we’ll try our best.

Başarılı olsak da olmasak da elimizden geleni yapacağız.


Whether he knew the truth or not, he acted.

Gerçeği bilip bilmediği fark etmez, o harekete geçti.


Whether they win or lose, they gave their best.

Kazansalar da kaybetseler de ellerinden geleni yaptılar.


Whether you understand or not, the rules apply.

Anlasan da anlamasan da kurallar geçerli.


Whether or not she agrees, we’ll proceed as planned.

Kabul etse de etmese de planlandığı gibi devam edeceğiz.


Whether you come or not, I’ll be there on time.

Gelsen de gelmesen de ben zamanında orada olacağım.


Whether it’s worth it or not, we should try.

Değer mi değmez mi, denemeliyiz.


Whether you agree with me or not, we must decide.

Bana katılsan da katılmasan da bir karar vermeliyiz.


Whether you believe it or not, the facts are clear.

İnan ya da inanma, gerçekler ortada.


Whether we stay here or leave, the decision is yours.

Burada kalsak da gitsek de karar senin.


Whether or not it’s possible, we have to attempt it.

Mümkün olsa da olmasa da denemek zorundayız.


Whether it’s a good idea or not, we have no choice.

İyi bir fikir olsun ya da olmasın, başka seçeneğimiz yok.


I wonder whether it will rain tomorrow or stay dry.

Yarın yağmur yağacak mı yoksa kuru mu kalacak, merak ediyorum.


Whether we succeed or fail, at least we can say we tried.

Başarılı olsak da olmasak da en azından denedik diyebiliriz.


Whether we’re right or wrong, we need to make a decision.

Haklı da olsak haksız da olsak, bir karar vermeliyiz.


Whether or not it’s true, the rumors are spreading quickly.

Doğru olsun ya da olmasın, söylentiler hızla yayılıyor.


I’m trying to decide whether to attend the meeting or not.

Toplantıya katılmak mı katılmamak mı, karar vermeye çalışıyorum.


Whether you agree or disagree with the policy, it’s mandatory.

Politikayla hemfikir olsan da olmasan da bu zorunludur.


I’m not sure whether to take the offer or wait for something better.

Teklifi kabul etmek mi yoksa daha iyisini beklemek mi, emin değilim.


Whether he apologizes or not, the damage has already been done.

Özür dilese de dilemese de zarar çoktan verildi.


Whether or not they arrive on time, we have to start the presentation.

Zamanında gelseler de gelmeseler de sunuma başlamak zorundayız.


Whether we choose to stay here or move to a new place, we need to decide soon.

Burada kalmayı mı yoksa yeni bir yere taşınmayı mı seçeceğimiz konusunda yakında karar vermeliyiz.

bottom of page