top of page

'Yet' ile Örnek Cümleler



'Yet' ile örnek cümleler. 'Yet' in cümle içinde kullanımı. 'Yet' in kullanım örnekleri.


"Yet" kelimesinin İngilizcede bağlama göre çeşitli anlamları ve kullanımları vardır.


Henüz gerçekleşmemiş ama gerçekleşmesi beklenen bir şeyi ifade etmek için kullanılır.

She hasn't arrived yet.

O, henüz gelmedi.


"But" a benzer şekilde iki zıt fikri birbirine bağlamak için kullanılır.

It's cold outside, yet she doesn't want to wear a coat.

Dışarısı soğuk ama o, palto giymek istemiyor.


Bir şeyin hala devam ettiğini veya gelecekte devam edeceğini vurgulamak.

The best is yet to come.

En iyisi henüz gelmedi.


Örnekler


It’s early yet.

Daha erken.


It’s not dark yet.

Henüz karanlık değil.


She isn’t here yet.

O henüz burada değil.


It’s not over yet.

Henüz bitmedi.


Are we there yet?

Oraya vardık mı?


He hasn’t eaten yet.

Henüz yemek yemedı.


They’re not ready yet.

Henüz hazır değiller.


Have you finished yet?

Bitirdin mi?


I haven’t decided yet.

Henüz karar vermedim.


She hasn’t left yet.

Henüz ayrılmadı.


The show hasn’t started yet.

Gösteri henüz başlamadı.


He is young, yet he is very wise.

O genç ama çok bilge.


He hasn’t called yet.

Henüz aramadı.


I haven’t heard back yet.

Henüz bir cevap almadım.


She isn’t tired yet.

Henüz yorgun değil.


He hasn’t replied yet.

Henüz cevap vermedi.


Have they arrived yet?

Geldiler mi?


The best is yet to come.

En iyisi henüz gelmedi.


Is it time to go yet?

Gitme vakti geldi mi?


We haven’t won yet.

Henüz kazanmadık.


Have you eaten yet?

Yemek yedin mi?


He hasn’t finished yet.

Henüz bitirmedi.


The cake isn’t ready yet.

Pasta henüz hazır değil.


She hasn’t responded yet.

Henüz cevap vermedi.


I haven’t decided on it yet.

Henüz karar vermedim.


The movie hasn’t started yet.

Film henüz başlamadı.


We haven’t met yet, have we?

Henüz tanışmadık, değil mi?


She hasn’t made up her mind yet.

Henüz kararını vermedi.


I haven’t received the package yet.

Henüz paketi almadım.


He hasn’t submitted his report yet.

Henüz raporunu sunmadı.


The bus hasn’t arrived yet.

Otobüs henüz gelmedi.


We haven’t chosen a name yet.

Henüz bir isim seçmedik.


The decision hasn’t been made yet.

Karar henüz verilmedi.


He hasn’t turned in his assignment yet.

Henüz ödevini teslim etmedi.


I haven’t received a response yet.

Henüz bir cevap almadım.


She hasn’t completed her project yet.

Projesini henüz tamamlamadı.


I haven’t decided what to wear yet.

Ne giyeceğime henüz karar vermedim.


It's raining, yet it's warm outside.

Yağmur yağıyor, ama dışarısı sıcak.


He’s rich, yet he isn’t happy.

O zengin ama mutlu değil.


The team hasn’t scored yet.

Takım henüz gol atmadı.


I’m not ready to give up yet.

Henüz pes etmeye hazır değilim.


The new model isn’t available yet.

Yeni model henüz mevcut değil.


We haven’t set a date for the wedding yet.

Düğün için henüz bir tarih belirlemedik.


The results haven’t been announced yet.

Sonuçlar henüz açıklanmadı.


The book is thick, yet it's a quick read.

Kitap kalın, ama hızlı okunuyor.


She hasn’t made her decision yet.

Henüz kararını vermedi.


He hasn’t paid the bill yet.

Henüz faturayı ödemedi.


She was nervous, yet she performed well.

Gergindi ama iyi performans gösterdi.


The restaurant hasn’t opened yet.

Restoran henüz açılmadı.


I haven’t had the chance to talk to him yet.

Henüz onunla konuşma fırsatım olmadı.


We haven’t found the missing key yet.

Henüz kayıp anahtarı bulamadık.


The book isn’t published yet.

Kitap henüz yayımlanmadı.


We haven’t reached a conclusion yet.

Henüz bir sonuca varmadık.


I haven’t decided on a major yet.

Henüz bir bölüm seçmedim.


She hasn’t received the invitation yet.

Henüz davetiyeyi almadı.


We haven’t found a solution yet.

Henüz bir çözüm bulamadık.


The weather hasn’t improved yet.

Hava henüz düzelmedi.


I haven’t met the new neighbor yet.

Yeni komşuyla henüz tanışmadım.


The website isn’t up and running yet.

Web sitesi henüz çalışmıyor.


The package hasn’t been delivered yet.

Paket henüz teslim edilmedi.


He hasn’t heard the news yet.

Henüz haberi duymadı.


The committee hasn’t made a decision yet.

Komite henüz bir karar vermedi.


I haven’t had the time to read that book yet.

Henüz o kitabı okumaya vaktim olmadı.


The software update hasn’t been released yet.

Yazılım güncellemesi henüz yayımlanmadı.

bottom of page